14 Temmuz 2015 Salı

İkinci Çocuk Olsun mu?

Bir çocuğu olan çiftlerin hep kafalarının bir köşesinde olan düşünce, ikinci çocuk yani kardeş.
Uzun uzun düşünülür, hep karar vermek için bir şeylerin olması ya da bitmesi beklenir.

".....'nın taksidi bitsin, çocuk okula bi başlasın, şu kariyeri bi tamamlayalım, kendi evimize bi çıkalım vs. vs."

Ne hayatın koşturmacası biter, ne de işleri... Tam birini bitirdim derken diğeri başlar bir de bakarsınız ki ilk çocuk büyümüş, siz tekrar çocuk sahibi olma yaşını geçmişsiniz... Bir de ikinci çocuğu hiç düşünmeyen çiftler var (sağlık problemi ve ciddi başka engelleri olanları ayrı tutuyorum)

Hep şuna benzer sözler duyarız "Biz bütün imkanlarımızı çocuğumuz için kullanmak istiyoruz, ikinci çocuk olursa hem gereği gibi ilgilenemeyiz hem de maddi imkanlarımız bölünür. Biz çocuğumuzu özel okullarda, yabancı ülkelerde okutmak istiyoruz."

Herkesin fikrine saygım var ama kesinlikle katılmıyorum, normal şartlarda her insan bir kardeşi olsun ister, çocukken istemese bile yetişkin olduğunda bir kardeşin eksikliğini hep hissedecektir. Bir an kendinizi düşünün kardeşlerinizle geçirdiğiniz zamanları paylaştığınız şeyleri ve bir an onların hiç olmamış olduğunu varsayın... hayatınız nasıl olurdu?

Uzmanlar kardeşlik ilişkisini hayatta sahip olunabilecek en dayanıklı ve en uzun süren ilişki olarak tanımlıyorlar ve bu ilişkinin kişiliğimizi belirlemede ve kişisel tarihimizi yazmada çok ama çok etkili olduğunu söylüyor ve ekliyorlar; kardeşlik ilişkisi yaşadığımız bütün ilişkilerden farklı şekilde, belleğimize silinmemek üzere yer ediyor, iz bırakıyor” diyorlar.

Kardeşler birbirlerini herkesten daha iyi tanıyorlar, çünkü aynı ailede, aynı koşullarda yaşıyorlar. Hayatlarının her anına tanıklık ediyorlar bu da birbirlerini kimsenin tanımadığı kadar iyi tanımalarına neden oluyor. Yapılan araştırmalarda çocuklardan yakınlarını tanımlamaları istendiğinde en detaylı tanımı kardeşleri hakkında verdikleri görülüyor. Aynı değer yargılarını taşıyan, geçmişi hakkında aynı duyguları paylaşan, aynı zorluklardan, isyanlardan geçmiş kardeşler farkında olmasalar bile birbirleri için başkalarından daha önemli oluyorlar... bu da bir güven duygusu oluşturuyor. "hayatta ne olursa olsun, başıma ne gelirse gelsin, yanımda olacak beni terk etmeyecek benim kanımdan biri var"

Bu güven duygusunu biraz da kan bağı yaratıyor sanırım; insan eşinden, sevgilisinden, arkadaşından vs. ayrılabilir bütün ilişkisini kesip başkalarıyla hayatına devam edebilir ama kardeşiniz ile kavga bile etseniz, küs bile olsanız ilişkinizi kesemezsiniz. kesmek isteseniz de kesemezsiniz, çünkü aranızda sihirli bir bağ var, kan bağı...

Bu bağı kesip atamazsınız. diyelim ki kardeşinizle çok kötü kavga ettiniz bütün maddi manevi ilişkinizi kestiniz ve farklı şehirlerde hatta farklı ülkelerde yaşamaya başladınız, size göre artık bir kardeşiniz yok...Hayat böyle devam ederken yıllar sonra kardeşiniz bir nedenden kapınıza geldi, hata ettiğini ve sizi sevdiğini söyledi, bir düşünün ne yaparsınız? tabi ki kardeşinizi bağrınıza basar kardeşliğinize kaldığınız yerden devam edersiniz.

İkinci çocuğun zamanlaması ise ayrı bir uzmanlık konusu. Bu konuda uzmanların farklı görüşleri olabilir ama bence en doğru zaman sizin istediğiniz zamandır. Benim çocuklarım arasında bir yaş var. İkinci çocuğu başından beri düşünüyorduk ama bu planlanmış bir yaş farkı değildi fakat bizi hiç rahatsız etmedi aksine çok yararını gördük. okula gitme, bakım vs süreçlerini birlikte planladık.

Kardeş candır dostlar! mümkünse olsun...

1 yorum:

  1. Benimkilerin de arası 18 ay. Yalnız, baya bir canıma okudular. Planlama şart. :)

    YanıtlaSil